Saturday, April 10, 2010

Gökadalar sürükleniyor

Gökbilimciler uzak gökada kümelerinin, Güneş Sistemimizden başlayarak güney gökyüzündeki Erboğa (Centaurus) ve Hydra (Suyılanı) takımyıldızlarından geçen bir hat boyunca saatte 1,6 milyon km hızla sürüklenmekte olduğunu belirledi. “Karanlık akım” diye adlandırılan bu esrarengiz hareketin 2,5 milyar ışıkyılı uzaklıklardaki gökadalarda bile gözlendiği açıklandı.
NASA’ya bağlı Goddard uzay Uçuş Merkezi’nden Alexander Kashlinsky yönetiminde çeşitli uluslardan gökbilimcilerin bulgularına göre bu gökadalar akıntısına, “görünebilir evren”in sınırları ötesinde bilinmeyen bir yapı neden oluyor.
Araştırmacılara göre bu hareketin yönü, Güneş Sistemi’nden Erboğa/Suyılanı takımyıldızları yönünde, yani bizden uzaklaşan bir doğrultuda gibi görünüyor. Ancak gökbilimciler, hareketin ters yönde, yani bize doğru olmadığını kesin olarak belirleyebilmiş değiller. Bunun için yeni çalışmalarını, şimdiye kadar incelenen 1400 gökada kümesinden çok daha fazlasını inceleyerek akım çizgisinin boyunu iki misline çıkarmaya odaklamış bulunuyorlar.
Kashlinsky ve ekibi, bulgularına ulaşabilmek için kümeyi oluşturan gökadalar arasındaki boşluğu dolduran milyonlarca derecedeki sıcak gazın yaydığı X-ışını fotonlarının, evrenin her yerini dolduran fosil ışınım üzerinde yaptığı çok küçük değişimleri gözlemişler. X-ışın fotonlarının fosil ışınımda yarattığı saçılma, gökada kümesinin hareket yönünü ortaya koyuyor. Bu saçılım, hareket yönünde mikrodalga fosil ışınımın sıcaklığında, ilk keşfeden Rus bilimcilerin adıyla Kinematik Sunyaev Zel’dovich Etkisi denen küçük bir değişime yol açıyor.
Evreni 13,7 milyar yıl önce ortaya çıkaran Büyük Patlama’nın ilk saniyesinin akıl almaz küçüklükte bir kesirinde meydana gelen ve “kozmik şişme” diye adlandırılan bir sürecin, başlangıçta bir protondan çok daha küçük olan evreni ışık hızının çok ötesinde bir hızla genişlettiğine inanılıyor. Bizim en duyarlı gözlem araçlarımızla belirleyebildiğimiz “görünür evren” ise, ışığın başlangıçtan bugüne erişebildiği mesafeyle sınırlı. Yani evrenin “ufuk çizgisi” sürekli genişleyerek göremediğimiz bölümleri de içeriye alıyor.

Evrenin yapısı, içeriği, geçmişi ve geleceği ile ilgili bilgilerimizi, evrenin her yerini dolduran bir fosil ışınımı inceleyen “Wilkinson Mikrodalga Düzensizliği Sondası” (Wilkinson Microwave anisotropy Probe – WMAP) adlı uydunun sağladığı verilere dayandırıyoruz. Bu ışınım, Büyük Patlama’dan 380 bin yıl sonra evreni dolduran plazmanın yeterince soğuması üzerine atom çekirdeklerinin serbest elektronları yakalayıp atomları oluşturmasıyla elektronlara çarpıp saçılmaktan kurtulan ve evrene yayılan ilk ışığın kalıntıları.
Başlangıçta gama dalgaboylarında olan bu ışınım, evrenin genişleyip soğumasıyla bugün -2,7 santigrat derece sıcaklığa karşılık gelen mikrodalga boyutlarına kaymış bulunuyor. Kozmoloji (evrenbilim) dilinde bu fosil ışınım, Kozmik Mikrodalga Fon Işınımı (Cosmic Microwave Background Radiation - CMBR) olarak adlandırılıyor.
Gökadalar sürükleniyor

No comments:

Post a Comment

Note: Only a member of this blog may post a comment.